11 Ağustos 2009 Salı

HERKES için MASALLAR

BEN NE İŞE YARARIM?

Geçmiş zamanlarda yoksul bir köyün fakir sucusu varmış. Omuzuna aldığı sopanın iki ucuna birer kova asar, nehirden köye su taşırmış. Getirdiği suyu ihtiyaç sahiplerine dağıtır, yeniden getirmek üzere ırmağın yolunu tutarmış.

Zamanla sucunun kovalarından birinin dibi delinmiş. Küçük iki delik yüzünden, ırmak başında ağzına kadar doldurduğu kova köye gelinceye kadar yarıya iniyormuş. Yoksul sucunun ne yeni bir kova alacak, ne de tamir ettirecek kadar parası olmadığından, köye her seferinde ancak birbuçuk kova su taşıyabiliyormuş.

Bu durum en çok dibi delik kovayı üzüyormuş. Bir gün dayanamamış sormuş, “Sahibim” demiş, “her seferinde ırmaktan bir kova su dolduruyorsun, diğer kova hepsini köye taşıyor, ama benim dibim delik olduğundan köye ancak yarısını getirebiliyorum. Bu yüzden her gün daha fazla sefer yapmak zorunda kalmana rağmen hiç şikayet etmiyorsun. İşine yaramadığım halde benden vazgeçmiyorsun. Bu beni çok utandırıyor.”

“Ben yoksul olduğum için yeni bir kova alamıyorum. Bu doğru. Sen ise, hiçbir işe yaramadığını düşünüyorsun. Bu ise doğru değil.” demiş sucu.

“Nasıl doğru değil...” diye üstelemiş kova. Sucu başını sallamış, “Yarın ırmağa giderken yolun kenarlarına dikkat et, cevabı orada bulacaksın.” demiş.

Ertesi gün köye döndüklerinde sucu sormuş: “Nasıl, cevabı bulabildin mi?”

Kova, “Hayır, yolun her iki tarafına da dikkat ettim, ama benim soruma cevap olacak birşey göremedim.” demiş.

Sucu gülümsemiş ve “Görmemene şaşırmadım. Eğer gerçekten dikkatli baksaydın, yolun bir tarafının yeşillikler içinde, bir çiçek tarhı gibi olduğunu, bunun ırmaktan köye kadar uzandığını, yolun diğer tarafının da sadece toprak olduğunu fark ederdin.”

“Evet, ama bu benim için neyi değiştirir ki?” diye ümitsizce cevaplamış kova.

“O yeşilliklerin, çiçeklerin, senin deliklerinden damlayan sularla yeşerdiğini, büyüdüğünü nasıl farketmezsin.” demiş sucu. “Senin bir noksanlık, yetersizlik olarak gördüğün şey, onların yaşama nedeni olabiliyor.”

Zaman zaman hepimiz, ben ne işe yararım diye düşünürüz. Bunun için önce çevremize, sonra da kendimize bakmamız ve yeteneklerimizin farkına varmamız yeterli.

BAKIŞ AÇISI

DEĞERİNİN FARKINDA OLMAK

Üniversitede, iktisat hocası sınıfa girmiş. Kürsünün önüne ilerlememiş ve cebinden çıkardığı bir kağıt parayı öğrencilere göstermiş.

-Bu yeni bir 100 lira. Bunu size vereceğim. Kim istiyor?

Sınıftaki herkes elini kaldırmış. Hoca kağıt parayı avucunun içinde buruşturmuş, iyice ezmiş. Ezilmiş, buruşmuş parayı tekrar öğrencilere göstermiş.

-Şimdi kim istiyor?

Yine sınıftaki herkes elini kaldırmış. Bu sefer, hoca elindeki buruşmuş parayı yere atmış. Bir ayağı ile tekmelemiş, diğer ayağı ile üzerine basıp kirletmiş.

-Ya şimdi kim istiyor?

Yine herkes, parayı istediklerini belirtmek üzere elini kaldırmış. Hoca öğrencilerine demiş ki:

-Bu para yepyeni iken onu hepiniz istiyordunuz. Onu ezdim, kırıştırdım, buruşturdum, ama yine hepiniz omu istediniz. Sonra yere attım, tekmeledim, çamurlu ayakkabılarımla üstüne bastım, kirlettim, fakat hepiniz yine de onu istediniz. Çünkü o yepyeniyken de, ezilip burşturulduğunda da, yere atılıp kirletildiğinde, üzerine çamur bulaştırıldığında da 100 liraydı. Ezilip buruşturulması ya da üzerine çamur sürülmesi onun değerini düşürmedi.

Sonra, sözlerinin öğrenciler üzerindeki etkisini ölçmek için kısa bir süre susmuş ve tekrar devam etmiş:

-Siz de böylesiniz. Başkaları sizi kırabilir, incitici sözler söyleyebilir, hatta yere düşebilirsiniz, size çamur atılabilir, ama siz yine aynı sizsiniz. Değerinizin değişmediğini unutmayın. İncitici sözler sizi hedefinizden uzaklaştırmasın. Kendi değerinizin farkında olarak amacınıza yürümeye devam edin. Düşseniz bile, hemen kalkın ve tekrar kaldığınız yerden durmadan, duraksamadan devam edin. Siz değerinizin farkında olduğunuz müddetçe, diğerleri de farkında olacaktır.

Yukarıdaki küçük öyküyü hiç unutmam. Nerede ne zaman okuduğumu unuttum, ama içeriğini hiç unutmam. Değer verdiğim dostlarımla sohbet ederken, ne yapar eder anlatırım. Bugün de sizlerle paylaştım. Gelecek yazıya kadar hoşçakalın.