28 Mart 2009 Cumartesi

KİMBİLİR KAÇ YIL



Rıhtım soğuk bu gece
Üzerime yağmurlar
Darmadağın gözlerim
Süzülür rıhtıma
Dalgaların sesleri
Taşlara vurur
Uzaklarda kalmış gözlerim
Kimbilir kaç yıl.

Islak rıhtım darmadağın
Uzaklardan bir fısıltı
Rüzgar gibi üzerime
Kaçacak yer kalmamış
Gökyüzü yok hava yok
Belki yaşamıyor yüreğim
Kimbilir kaç yıl.

Bütün gemiler gelmiş
Rüzgarlarla birlikte
Şimdi yağmur benimle
Oysa ben
Elele yürek yüreğe
Yağmurla gelen
Gemileri severim
Yaşamaz bir yürek elimde
Belki ölüyoruz yavaş yavaş
Kimbilir kaç yıl.

19 Mart 2009 Perşembe

SEN ÜSTÜNE SENFONİ opus 151



Yaşamak ve sevmek
Katlanmış birbiri üzerine
Bir akşamın alacakaranlığında
Duygular ve düşünceler
Düşmüş birbiri üzerine
Bir okyanusun serinliğinde
Seni duydum düşümde
Seni bir yalnızlığın orta yerinde
Elini tuttum yürüdük
Tuttuğum elin miydi bilemedim
Belki de yüreğin avuçlarımda
Bir okyanusun serinliğinde
Sevgi örtüldü üzerimize

15 Mart 2009 Pazar

SEN ÜSTÜNE SENFONİ opus 141



Nasıl oluyor da sen bana gelince
yaşamak değişiyor beyaza doğru.
Nasıl oluyor da sen kollarını bana açınca
gece bitiyor birdenbire.
Sesizce örtü kalkıyor da
bakışların aydınlatıyor ortalığı.

Nasıl oluyor da gelinliğinden
beyazlar taşıyor sel gibi.
Nasıl oluyor da beyazlar içinde
dünya yaşamaya başlıyor yeniden.
Güllerin bahçesinde geziniyorsun da
tomurcuklar patlıyor güller açıyor.

Nasıl oluyor da
sen bütün güzelliklerle doluyken
gece bastırıyor birdenbire.
Nasıl oluyor da
güllerin kokusunu duyarken ben
kulaklarımdan siliniyor ayak seslerin.

11 Mart 2009 Çarşamba

DÜŞLERDEKİ YEŞİL



Dün gece takıldı düşlerime
Eskilerden birgün yine
Belleğimde hırçın bir genç kız yeşili
Bilmem hangi yüzyılda yaşadım ben bunu
Yeşilden başkası girmemiş düşüme
Sanki delikanlılıktaki sevgilim
Kanı kaynar etekleri uçuşur yürürken
Yürür değil sanki süzülürken
Yeniyetme göğüsleri fırlayacak yerinden
Dudaklarında şen şakrak bir yeşil
Ya o bakışlarındaki davet
Ben bu yeşili yaşamadım ki...

Sevdalımın dedikodusu sarmış yedi mahalleyi
Bana yolunu beklemek düşer
Okul dönüşü yalnız malnız
Muhallebicide elini tutarım
Yeşil bir masanın altından
Bakışlarında utanır mı ne
Oysa kolunu belime dolar caddede sokakta
Geçeriz kıskanç bakışların içinden
Evleniriz elbet onsekizinde
Çoluk çocuk derken mutluluk bu ya
Benim yaşadığım yeşil bu değil ki...

Hüzünlü gecelerim benim
Duygusal bir yumağa sarmışım yeşili
Başka dert tasa kalmamış gibi
Anlamadım sevdalım da nereden çıktı
Mahallede dedikodusu bile olmazdı
Sıradan bir okul önlüğü üzerinde
Düz göğüslü bir yeniyetme
Arada bir konuşur gülerdi
Besbelli düşleri vardı kendince
Heyecanlanırdı beni görünce
Bense hiç yeşili yaşamadım ki...